Diyetisyen kimdir?
Diyetisyenler;insanların her yaşta,sağlıkta ve hastalıkta dengeli ve yeterli beslenmeleri için bu eğitimi üniversitelerin Beslenme ve Diyetetik bölümlerinde almış olan meslek grubunda yer alırlar.
Her yaşta her durumda doğru beslenme desteği şarttır. Bu desteği en doğru şekliyle uygulamanızı sağlayacak meslek grubu da diyetisyenlerdir.
Kimler diyetisyene başvurmalıdır?
Obezite problemli kişiler ,tansiyon-diyabetli hastalar ,kalp hastaları,damar sertliği olanlar vb ve tabiki zayıflamak isteyenler. Sağlıklı uzun bir ömür sürmek isteyen herkes mutlaka dengeli ve doğru beslenmelidir.
Diyet yaparken öncelikle nelere dikkat etmeli ?
-
Mutlaka uzman diyetisyen kontrolünde diyet yapmak
-
Vücudun temel gereksinimi olan besin maddelerinin(karbonhidrat,protein,minareller vb.)alınmasını sağlamak
-
Mutlaka spor yapmak
-
Bol su ve sıvı tüketmek minumum 1,5-2 lt/gün
Sık Sık yapılan bir yanlışa DİKKAT!
İnsanlar beslenme konusunda yardım almak için çoğu zaman yanlış seçimler yapmaktadır.
Nasıl ki çocuğumuz hastalandığında, çocuk hastalıkları uzmanı bir hekim yerine plastik cerrahi uzmanına götürmüyorsak, beslenme konusunda da zayıflarken fizyolojik yapımızı bozabilen bilinçsiz diyetlere, dergi perhizlerine yönelmemeliyiz. Mutlaka bir uzman yardımı almalıyız.Aksi taktirde sonuçlarını çok ağır ödeyebiliriz.
1) Bilinçsiz yapılan perhizler sonucu eski kilonun tekrar geri alınması ve sonuçta beslenme şeklimizi değiştirmediğimizden bu kısır döngünün ömür boyu yaşanmasıyla bedenimizin harabiyeti söz konusu olabilmektedir (sarkmalar v.b)
2) Tedavisi mümkün olmayan hastalıklar.
3) Kas kaybı ve hatta sonuçta hayati risk.
Çok düşük kalorili ve proteinlerden kısıtlı olan bir diyet sonucu kişi;kilosunu yağdan değil kastan kaybedecektir.
Kas kaybı demek; metobalizmanın yavaşlaması ve tüm organizmanın zarar görmesi demektir.
Aşırı kas kaybında kalp krizi ve buna bağlı ölümler dahi olabilir. Kalbimiz kasların kasılması ile çalışmaktadır. Kas kaybında kalp yeterince kasılamayacağı ve ritmi bozulacağı için kötü sonuçlanabilir.
4) Sellülit oluşumu.
Tıptaki adı Hidrolipodistrofi olan sellülit, derinin üst bölümünde portakal kabuğu görüntüsü oluşmasına sebep olan bir hastalıktır.
Sellülit tedavi gerektirir,kendi kendine geçmez.Sellülitin sadece kadınlarda görülmesinin sebebi östrojen hormon düzeyinin kadınlarda daha fazla olmasıdır.
Sigara, alkol, dengesiz beslenme, hareketsizlik, az su tüketimi, hızlı kilo alıp verme sellülit oluşumuna zemin hazırlar.
Sellülitin ; dolaşım bozuklukları, ailesel yatkınlık, hormonal etkiler gibi kişinin elinde olmayan sebepleri de vardır.
Zayıf kadınlarda bile görülen sellülit ağrılı olabilir.
5) Sinirlilik,yorgunluk
6) Kalıcı zayıflayamama , eski kilonun geri dönmesi
Diyetisyenin düzenleyeceği kişiye özel beslenme programı ile verilen kilolar yağlardan olacak,metabolizma hızı artacaktır.Bu şekilde doğru beslenerek kilo verildiğinde yağ hücreleri küçülecek ve giden kiloların sistem bozulduğunda geri dönüşü çabuk olmayacaktır.
Düşük kalorili beslenmelerde vücut daha çok kas kaybına uğradığı ve yağ hücreleri küçülmediği için verilen kilolar süratle geriye dönecek ve insanlar bu kısır döngüyü devamlı yaşayacaklardır
Beslenme ve Diyet İpuçları
1) Sabah yataktan kalkınca hemen iki bardak ılık su içiniz.
2) Yemeğe başlamadan ve yemek arasında su içiniz.
3) Yemek tabağınızı,çatal ve kaşığınızı küçük seçiniz.
4) Yavaş yemek yiyiniz.Unutmayınız ki tokluk hissi yemeğe başladıktan en az 20 dakika sonra beyne ulaşır.
5) Her lokmadan sonra çatalınızı tabağınıza bırakmanız daha yavaş yemek yemenizi sağlar.
6) Günlük et, balık, tavuk, sebze hakkınızı yerken tabağa tek başına koymayın mutlaka yanına domates, salatalık,marul ekleyiniz.Dolu görünen bir tabak doygunluk hissine yardımcı olacaktır.
7) Üç beyaz tehlikeye (şeker-un-tuz) dikkat edin.
8) Çiğ yenilen salata ve sebzeler limitsizdir.
9) Günde 10-12 bardak su içiniz.
10) Günde 8 saatten fazla uyumayınız.
11) Kesinlikle öğün atlamayınız.
12) Günde 3 tatlı kaşığı yağ kullanınız.
13) Rafine edilmiş endüstiriyel (hazır paketli, uzun raf ömürlü) ürünlerden olabildiğince uzak durunuz.
DOĞAL YOLLARDAN HASTALIKTAN KORUNMA
Yeşil sebzeler şifa kaynağı
Ispanak, pazı, semiz otu, kara lahana, maydonoz, roka ve tere en sık tüketilen yeşil yapraklı sebzeler. Kalori değerleri düşük, vitamin ve mineral değerleri çok yüksek olan yeşil yapraklı sebzeler birçok hastalığa karşı koruyucu özelliğe sahip.
Son yıllarda yapılan birçok araştırma yeşil yapraklı sebzelerin, kalp ve kanser başta olmak üzere birçok hastalıktan koruyucu özelliği olduğunu gösteriyor. Yüzde 80’ i sudan oluşan yeşil yapraklı sebzelerin yağ ve karbonhidrat oranları son derece düşük. 100 gramında 25 kalori bulunan bu tip sebzeler, beta karoten, folik asit, gibi önemli vitaminlerin doğal deposu olarak kabul ediliyor.
"Örneğin 100 gram maydanoz ve rokada bulunan C vitamini dört portakalınkine eşdeğer. Sebzelerdeki C vitamini, folik asit ve vücudumuzda A vitaminine dönüşebilen beta karoten, mikroplara karşı direncimizin artmasını sağlıyor."
Posalı beslenme kanserden koruyor..
Yaz mevsiminde artış gösteren gıda zehirlenmelerinden korunmak için yiyecek ve içeceklerin temizliğine özen göstermek gerekiyor. Önlem alınmadığında gıda zehirlenmeleri çok ciddi sağlık sorunlarına neden olabiliyor.
Besin zehirlenmeleri, daha çok okul, hastane fabrika gibi toplu yemek yenen yerlerde ortaya çıkan önemli sağlık sorunu. Besin zehirlenmeleri, gıdalarla alınan toksik maddelerden kaynaklanıyor.
Hastalığın belirtileri, toksinli besinin alınmasından bir saat sonra görülebildiği gibi bir gün sonra da ortaya çıkabiliyor. Etten yumurtaya, sebze ve meyvelerden suya kadar bir çok besin, zehirlenmeye neden olabiliyor. Türkiye Hastanesi uzmanları bu konuda şunları söylüyor:
“Gıda zehirlenmeleri, tekrar pişirilmiş etlerde, direk yemeklerin kendisinde de olabilir. En tehlikeli besin zehirlenmeleri konservelerdir, ölüme neden olabilir. Tavuktan, balıktan, yumurtadan her türlü besinden toksin alınabilir. Dışarıda açık su içmemeye çalışabilirsiniz, yapraklı salatalar tehlikeli olabilir, çünkü ne derece iyi yıkanıyor bilemezsiniz, bunlara dikkat etmeniz lazım, çiğ gıdalardan kaçınmamız, iyi pişmiş yemeklerden almamızda fayda var. Bir de soğuk meze türü gıdalardan uzak durmak gerekir. Meyvelerin ve sebzelerin iyi temizlenmesi, iyi pişirilmesi, buzdolabında iki üç günden fazla bekletilmemesi gerekiyor.”
Dondurmayı keyifle tüketin!
Sıcak günlerde keyifle tüketilen dondurma A, B, C, D, E grubu vitaminler, kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, demir ve çinko gibi mineraller açısından son derece zengin bir besin. 100 gram dondurmada 25 gram karbonhidrat, 135 miligram kalsiyum, 15 miligram fosfor, 100 miligram sodyum, 160 miligram potasyum bulunuyor. İnsan sağlığı için son derece önemli olan sağlıklı beslenme alışkanlığı çocuklarda yetişkinlerdekinden farklı özellikler taşıyor. Çünkü beslenme çocukların yalnız gelişimi değil, tüm yaşamını etkiliyor. Sütün çocukların beslenmesinde en değerli besin kaynağı olduğunu belirten uzmanlar, bir süt ürünü olan dondurmanın da özellikle önerildiğini belirtiyorlar. Dondurmanın içerdiği yüksek kalsiyumdüzeyi hamile kadınların beslenmesi açısından ve kemik erimesi sorunu olan kişiler için büyük önem taşıyor. Uzmanlar dondurmanın kemikte kalsiyum yanı sıra kemik yapımında önemli yeri olan fosfor açısından da zengin bir besin olduğuna işaret ediyorlar.
İşlenmiş hububat kanseri önlüyor!
Buğday, çavdar ekmeği, kahverengi pirinç ve bulgur şeker, kalp ve bazı kanser hastalıkları riskini azaltıtor. American Journal of Nutrition adlı dergide yer alan araştırma sonucuna göre, işlenmemiş hububatlardan elde edilen besinleri yüksek oranda tüketenler kilolarını kontrol altında tutabiliyor ve kolesterol düzeyini indirebiliyor. Bu besinler vücudun insüline karşı duyarlılığını ve dengesini de koruyabiliyor. Yaş ortalaması 54 olan bin 338 erkek ve bin 603 kadın denek üzerinde yapılan araştırma 5 yıl sürdü.
100 GRAM DONDURMA
Karbonhidrat |
25 gram |
Yağ |
6,6 gram |
Protein |
3,6 gram |
Enerji |
174 kcal |
Kalsiyum |
135 mg |
Fosfor |
115 mg |
Sodyum |
100 mg |
Potasyum |
160 mg |
Demir |
0,1 mg |